Uterin Korpusun Benign Hastalıkları Myom (Leiomyom, Fibroid) Tanı ve Tedavisi Tanım Uterus myomları, uterusun en sık karşılaşılan genel olarak myometrium düz kas ve fibröz doku hücrelerinden kaynaklanan benign tümörü olup fibroid, fibromyom, myoma ve leiomyoma gibi terimlerle tanımlanmakta ise de daha çok myoma terimi kabul görmüştür. Sıklık Beyazlara göre siyahlarda 3 kat daha sık görülen myomlar, kadınların %20’sinde 35 yaşından sonra semptom vermeksizin çoğunlukla benign olarak bulunmaktadır. Premenopozal dönemde bu oranın %40’lara çıktığı, otopsilerde ise %50’lik düzeylerde bulunduğu, pelvik laparotomilerin %60’dan fazlasının semptomsuz myomlar için yapıldığı bildirilmektedir. Ultrasonografi ve nükleer manyetik görüntüleme gibi yeni görüntüleme yöntemlerinin yoğun bir şekilde kullanılması birçok semptomsuz myomlann adolesan yaşlarda saptanmasına olanak sağlamıştır. Etyoloji Myomların oluşma sebebi tam olarak bilinmemektedir. Konu ile ilgili pek çok teori öne sürülmüştür. En çok kabul gören teorilerden bir tanesinde düz kas hücresi, bağ dokusu hücresi ve kan damarlannın orijin aldığı bir çok potansiyele sahip primitif hücreler tarafından leiomyomların oluştuğuna inanılmaktadır. Diğer araştırmacılar ise bu tümörlerin matur kas hücresi veya stromal bağ dokusu elemanlarından kaynaklandığını savunmaktadırlar. Myomların büyümesi için estrojene bağımlılığın söz konusu olduğu delillerle doğrulanmıştır. Genellikle reprodüktif süreçte sıklıkla görülmeleri, oral kontraseptif kullananlarda büyümesi, gonadotropik releasing hormon agonistleri analoglarının (GnRHa) myom tedavisinde kullanılması sonrası boyutlarında küçülmenin meydana gelmesi, gebelikte özellikle ilk trimesterde myom boyutlannda artış olurken doğumdan sonra hızlı şekilde küçülmenin görülmesi, menopozda over fonksiyonlanndaki gerilemeye bağlı olarak myom ve çevresindeki myometriumda estrojen reseptörleri ile estrojen hormon ilişkisinin bitmesi sonucunda myomlarda atrofinin görülmesinde estrojen hormon stimulasyonunun ve vasküler beslenmenin azalmasının rolü vardır. MYOMLARIN ÖZELLİKLERİ Myom Tipleri Myomların uterustaki anatomik lokalizasyonlarına göre 4 tipi mevcuttur (Şekil l) Subseroz Myomlar. Serozanın hemen atında bulunurlar. Uterusun asimetrik şekilde büyümesinde önemli rolleri vardır. Bu tümörlerin semptom vermeksizin bir sapla peritoneal kaviteye doğru çok büyük boyutlarda büyüme eğilimleri vardır. Peritoneal kaviteye büyüme sonucunda abdominal organlarla çoğunlukla da omentum ve mezenter ile damarsal ilişkiye girip bu organlardan beslendiğinde parazitik myom adını alır. Yanlarda broad ligamentin iki yaprağı arasında gelişmesi durumunda intraligamenter myom adım alır. İntraligamenter myomlar büyük çaplara ulaştığında üretere ve pelvik kan damarlarma bası yaparak bunlarla ilgili patolojilerin oluşmasına yol açarlar. Subseroz myomlar büyük çaplara ulasana dek asemptomatik kalabilirler. Çevre dokulara bası sonucu ağrıya, yüzeylerindeki damarların rüptürüne bağlı hemoperitoneum gelişmesine ve sapından torsiyone olması ile akut batına nedeni olabilirler. İntramural Myomlar. En sık görülen myom tipidir. Genellikle uterusta myometrium içerisinde izole ve kapsülsüz nodüller olarak yerleştiklerinde uterin seroza ve endometriuma çıkıntı yapmazlar. Bu tümörler büyüdüklerinde uterin kavitede düzensizliklere veya uterusun eksternal yüzünde çıkıntılara hatta saplı myomların gelişmesine de neden olabilirler. Menoraji ve infertilite nedeni olabilirler. Uterusun simetrik şekilde büyümesine neden olan intramural myomlar “kugel myomu” olarak adlandırılmaktadır. Submüköz Myomlar. Endometriumun hemen altında yerleşmişlerdir. Bu tümörler uterin kaviteye doğru veya saplı şekilde büyüyerek servikal ostan vajene çıkıp, vajene doğmuş myom şeklini de alabilirler. Bu tümörler endometriumda düzensiz gelişim göstererek anormal uterin kanamaların meydana gelmesinde etken rol oynarlar. Hatta bu tümörlerin kanla beslenmesinin bozulması ile oluşan nekrozlar enfeksiyon gelişimi için zemin hazırlar. Servikal Myomlar. Serviksin muskuler yapısından orijin alan nadir tümörlerdir. Hem parametrium hemde vajene doğru gelişim gösterme özelliği vardır. Mesane boynuna bası yapmaları halinde dizüri, sık idrar yapma ve inkontinansa, parametriuma doğru büyüme göstermeleri halinde pelvik kan ve lenf akımında staza, üreterlerin basısı sonucunda hidroüreter daha sonrada hidronefroza, gebelik durumunda da distosilere neden olabileceği düşünülmelidir. Ayrıca kanama, infertilite ve enfeksiyon nedeni olabilirler. Nadir Myom Tipleri 1. Leiomyomatozis Peritonealis Disseminata. Abdomende submezotelyal bağ dokusuna doğru nadir nonneoplastik çok odaklı düz kas proliferasyonudur. 2. İntravenöz Leiomyomatozis. Damarlara gözle görülebilecek şekilde uzanım gösteren benign düz kas tümörü olarak tanımlanmaktadır. Damarlardaki benign düz kas büyümesi myomun kenarından başlayabilir. Broad ligamentteki damarlar ve pelvik venleri kapsadığı gibi kalbe kadar uzanım gösterebildiği rapor edilmiştir. 3. Benign Metastaz Gösteren Leiomyomlar. Leiomyomatozis peritonealis disseminata ve intravenöz leiomyomatozisli olguların örneği olduğu düşünülür.Doğurganlık yıllarında hormonal etki altında gelişim gösteren bu tümörlerin menopozda ve gebelikten sonra spontan gerileme gösterdiği bilinmektedir. 4. Lenfanjioleiomyomazis. Lenf damarlarındaki düz kas hücrelerinin proliferasyonu ile karakterize özellikle reprodüktif donemdeki kadınlarda görülen myom tipidir. Patoloji Myomlar genellikle uterus korpusundan kaynaklanmakta ise de ara sıra serviks, round ve broad ligamentte de yerleştiği bildirilmektedir. Myomların mikroskopik ölçülerden 66 kg ağırlığa kadar ulaşanlarına rastlanmıştır. Myomlar tek tümör şeklinde görülebildiği gibi değişik çap ve sayıda çevresindeki myometriumdan yalancı kapsülle ayrılmış olarak, düzensiz lobüler yapılar gösterebilir. Palpasyonda myomlar dejenere olmadıklarında genellikle sert kıvamda algılanırlar. Makroskopik olarak açık gri veya inci beyazlığındaki görünümleri ile myometriumdan ayırt edilirler. Mikroskopik olarak iğ şekilli ve uzamış nukleuslu hücreler değişken miktarda bağ dokusuyla uniform ölçülerdedir. Fibröz bağ doku ile ayrılmış düz kas liflerinin birbirine karıştığı myometriumda sıklıkla bulunan dev hücrelerin, yanlışlıkla neoplastik hücre şeklinde değerlendirilmemesi gerektiği bildirilmektedir. Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz çalışmaları sonucunda bu hücrelerin monoklonal olduğu düşünülmektedir. Dejeneratif Değişiklikler Myomatöz tümörlerdeki değişik dejeneratif değişikliklere bağlı ilginç histolojik paternler ya gözle görülür yada mikroskopik görünümle değerlendirilmektedir. Dejenerasyon tümörün arteriyel veya venöz sirkülasyonundaki değişimle ilgili olarak hızlı büyüme, gebelik, mekanik basılar, menopozal atrofi, enfeksiyona sekonder veya malign transformasyon sonucu da ortaya çıkabilmektedir. Benign Dejeneratif Değişiklikler a. Hyalen Dejenerasyon. Hemen tüm küçük ve büyük leiomyomlarda var olan çok genel bir dejenerasyon tipidir. Kesi yapılan yüzey homojen görünümlü olmasına karşın daire ve fasiküler paternini kaybetmiştir. Mikroskopik olarak düz kas hücrelerinin yerini geniş zonlar halinde sarı renkli jelatinöz kıvamlı, hyalen bağ dokusunun aldığı görülmektedir. Küçük veya geniş sahalarda likefaksiyon ve myomatöz değişiklikler gelişmesi sonucunda kistik odaklar da oluşabilmektedir. Bu değişikliklere bağlı olarak tümör dokusu yumuşak olarak palpe edilebilmektedir. Genellikle semptomsuzdurlar. b. Kistik Dejenerasyon. Genellikle nekroz veya hyalen dejenerasyonu takiben meydana gelen likefaksiyon sonrasında çok sayıda sünger görünümlü ve düzensiz küçük boşluklar şeklindeki şekillenmeler çıplak gözle görülmektedir. Kistik dejenerasyona uğramış tümör dokusu palpasyonla yumuşak kıvamlı olarak algılanabilmektedir. c. Kalsifik (calcareous) Dejenerasyon. Genellikle postmenopozal kadınlarda çoğunlukla vasküler obstürüksiyon sonucunda sirkülasyonun etkilenmesine bağlı olarak oluşan kalsiyum karbonat ve kalsiyum fosfatın tümör dokusunda çökmesiyle kalsifik dejenerasyon meydana gelmektedir. Eğer tümörlerde torsiyon oluşursa ağrıya da sebep olabilirler. Kalsifik dejenerasyon gösteren myomlar palpasyonda sert olarak algılanabildiği gibi tesadüfen çekilen direkt abdominopelvik grafilerde de saptanmaları mümkündür. d. Kırmızı (carneous) Dejenerasyon. Genellikle gebeliğin bir komplikasyonu olarak görülebilirse de herhangi bir zamanda ve menopoza yakın süreçte ortaya çıkabilmektedir. Gebelikte özellikle ilk trimesterde hızla büyüyen myomu besleyen damarlardaki venöz konjesyon ve trombosis sonrasında oluşan tıkanma veya doku aralıklarına kanama sonucu meydana gelmektedir. Myometriumda myoma yönelik değişiklikler aynı olmayıp anatomik uygunsuzluk ve myomun kanlanmasının bozulması sonucunda infarktüs, aseptik dejenerasyon, otoliz ve şiddetli ağrı gibi değişikliklere de sebep olabilmektedir. Nekrotik dejenerasyonun özel şekli kırmızı dejenerasyon olup gebelikte %8 sıklıkta görülmektedir. Gebelikte myomlardaki nekroz diffüz veya fokal yerleşimli ve kist formasyonu şeklinde oluşumlar olarak görülmektedir. Tümörden taze kesi yapılacak olursa nekroz alanları çiğ biftek görünümünde iken bir süre sonra donuk kırmızıya daha sonrada yeşilimsi sarı renge dönmektedir. Gebelikte ödem ve myometriumda hipertrofi olduğundan kırmızı dejenerasyon çok genel bir durumdur. e. Septik Dejenarasyon. Dolaşım bozukluğunun tümörün merkezinde önce nekroza, neden olması daha sonra da myom zemininde enfeksiyonun gelişmesi durumudur. Septik dejenerasyon ateş, pelviste hassasiyet, şiddetli ağrı ve akut batın tablosunun meydana gelmesine sebep olabilmektedir. f. Nekrotik Dejenerasyon. Saplı myomların torsiyonu sonrasında akut karın ağrısı, pelvik hassasiyet ateş ve lökositozla karekterize klinik duruma neden olmaktadır. g. Atrofik Dejenerasyon. Gebelikten sonra ve menopozda tümör ölçüsünde gerileme meydana gelmesi ile klinikte görülen semptom ve bulguların kaybolmasına sebep olmaktadır. h. Yağlı (Myxomatous) Dejenerasyon. Asemptomatik bir dejenerasyon olup bu durumu hyalen ve kistik dejenerasyon izlemekte, palpasyonla myom çok yumuşak olarak algılanmaktadır. i. Mukoid Dejenerasyon. Büyük tümörlerde arteryal kanlanma bozukluğunda hyalinizasyon alanları mukoid ve yağlı tip dejenerasyona dönmekte, palpasyonla tümöral lezyonlar jelatinöz kıvamda hissedilmektedir. Daha ileri dejenerasyonlar ise likefaksiyon ve kistik dejenerasyonların oluşumuna sebep olabilmektedir. Malign Dejeneratif Değişiklikler. Sarkomatöz dejenerasyon: Cerrahi olarak çıkarılan leiomyomalarda %0.04-0.29’ oranında sarkomatöz dejenerasyon geliştiği bildirilmiştir. Menopoz yaşındaki kadınlarda görülen leiomyomalarda hızlı bir şekilde büyüme söz konusu olduğunda sarkomatöz dejenerasyondan şüphelenilmelidir. Mikroskopta 10 büyük büyütme alanında l- 4 adet mitoza rastlanılması gelişen leiomyomalar için doğal olup sarkom adına yanlış tanımlama yapılmamalıdır. Myomlardaki sarkomatöz dejenerasyonda yalancı kapsül altındaki iğ hücrelerin yuvarlak hücrelere göre oranlarının artmış olması ile dikkati çekmektedir. Sarkomatöz dejenerasyona uğramış myomlardaki 5 yıllık yaşam süreci uterusun gerçek sarkomatöz tümörlerine göre daha yüksektir. SEMPTOM VE BULGULAR Semptomlar Myomlar genellikle semptom vermezler. Çok büyük ölçülere ulaşanları bile obez hastalarda fark edilmemektedir. Zayıf hastalarda ise karında ele gelen kitle hissedilmesi, doktora başvuru nedeni olabilecek ilk semptom olabilir. Semptomlar myomların sayı, boyut, şekil, lokalizasyon ve hastanın gebelik durumuna göre değişiklik gösterebilir. Myomlar, hastaların %30-50’sinde değişik semptomlar verirler. Anormal Uterin Kanama (AUK). Myomların en önemli bulgusudur. Genellikle şiddetli ve uzamış menstruasyon şeklindedir. Myomların dışında diğer (endometrial polip, hiperplazi, kanser gibi) nedenler ile de meydana gelebilir. Premenstruel lekelenmeye sıkça rastlanılmaktadır. Hastanın endokrin durumu ve endometriumu dikkatlice değerlendirilmelidir. Submuköz myomlardaki kanama, çevre damarların özellikle uterin venlerdeki distorsiyon, konjesyon ve nekroz sonrası üst endometriumda gelişen ülserasyonlara bağlı olarak meydana gelmektedir. AUK ayrıca anovulasyon gibi endokrin bozukluklarda olabilir. Myom orjinli kanamalar sıklıkla demir eksikliği anemisine neden olmaktadır. Aşırı kanama tümörün endometrial yüzey alanının büyümesi ile orantılı olabilir. Uterin kavitenin yüzey alanı yaklaşık 15 cm2’iken multiple myom varlığında 220 cm2’ye kadar artabilmektedir. İntramural myomlar ise uterus kontraktilitesini ve endometriumun kanlanmasını bozarak aşırı kanamaya neden olabilmektedir. Agrı. Komplikasyonsuz uterin leiomyomalar genellikle ağrıya sebep olmazlar. Uterin kan dolaşımının tıkanması ve enfeksiyonu sonrası myomlarda özellikle saplı myomların torsiyonu, infarktüs yada ilerlemiş kırmızı dejenerasyonu batın alt kadranında hassasiyet ile akut ağrı atakları ile karakterize akut batın tablosunu meydana getirebilmektedir.Uterin kaviteden vajinaya sarkan, intraligamenter gelişim gösteren saplı myomlar komşuluk ilişkisinde olduğu sinirlere bası yaparak kasık, bel ve alt ekstremitelere vuran ağrıların oluşmasına neden olmaktadır. Endometrial kaviteye doğru yabancı cisim gibi çıkıntı yapan submuköz myomlardaki ağrının özelliği ise kramp şeklindedir. Bazı hastalar yıllarca ağrısız menstruasyon gördükleri halde intramural myomların büyümesi ile dismenoreden yakınırlar. Bası Belirtileri. Myomlar mesane üzerine bası yaparak sık idrara çıkma, idrar yapmada zorluk ve nadiren idrar akışındaki yetersizlik gibi üriner yakınmaların görülmesine sebep olabilirler. Üretraya olan basılar glob vezikale, üreterlere olan bası ise önce hidroüreter, sonrasında da hidronefroz gelişimine neden olacaktır. Küçük pelviste yer alan iri myomlu olgularda; üreteral obstrüksiyon ve deviasyonların saptanabilmesi için özellikle IVP yaptırılması faydalı olmaktadır. Rektuma bası ise tenezm ve konstipasyon gibi sorunları meydana getirmektedir. Parazitik tümörler ise intestinal obstrüksiyona yol açabilirler. Servikal myomlar vajinal akıntı, kanama, disparoni ve infertilite nedeni olabilmektedir. Pelviste yer alan iri myomlar ise pelvik damarların basısı sonrasında pelvik konjesyon ile alt ekstremitelerde ödem ve variköz oluşumlar meydana gelmektedir. Reprodüktif Bozukluklar. Myomlar tek başına hastaların %2- 10’ unda infertilite nedenidir. Servikal myomlar endoservikal kanalda oklüzyon, uterusun korneal bölgesinde yerleşen iri intramural myomlar tubanın interstisyel kısmını kapatarak spermlerin tubaya ulaşımını önleyerek yada fertilize ovumun tubal transport ve endometriumdaki incelme ve değişimler nedeni ile embryonun endometriuma temas yüzeyinin bozulması, implantasyon zorlukları gibi nedenler infertiliteye yol açacaktır. Submuköz myomlardaki kanamalarda implantasyon yerinde kötü temas yüzeyi oluşturarak abortuslara yada gebeliklerin terme ulaşamadan prematür eylem ile sonlanmasına sebep olurlar. Myomektomilerden sonra ise spontan abortus insidansı ortalama %40’lardan %20’lere inmektedir Bulgular Abdominal Muayene Bulguları. Uterin leiomyomalar karın duvarına doğru nodüler ve düzensiz çıkıntı oluşturduklarından palpasyonla hissedilebilirler. Leiomyomlar genellikle palpasyonda sert, yumuşak veya ödem, sarkom, gebelik veya dejeneratif değişikliklerin varlığında ise hastada hassasiyete sebep olmaktadır. Pelvik Muayene Bulgular. Uterusun dış yüzü myomların büyüklüğü ve sayıları ile ilişkili olarak düzensiz ve asimetrik olarak hissedilir. Eski bir inflamatuar hastalığın izleri olmadıkça uterus mobil olarak hissedilir. a. Subseröz myomlar uterusun korpusundan çok farklı ve serbest olarak algılanır. b. İntramural myomlar: Genellikle uterusun simetrik olarak büyümesine neden olurlar. Bimanuel muayenede uterus sert kıvamda hissedilir. c. Submuköz myomu olan olgularda uterus büyümesi genellikle simetriktir. Pelvik muayene ile küçük submuköz myomlar saptanamazlarsa da dilatasyon ve küretaj (D&C) işleminde küretin endometrium duvarında “atlama hissi” vermesi ile veya kavitenin düzensiz olduğunun algılanmasıyla saptanabilirler. Saplı submuköz myomlar servikal kanala doğru gelişim gösterebilirler. Spekulum muayenesinde görülerek, bimanuel muayenede tesadüfen kitlenin palpe edilmesi veya servikal ostaki dilatasyonun saptanması ile tanı konulabilir. d. Servikal myomlar: Spekulum muayenesi sırasında direkt görülebilir ve bimanuel muayenede sert ve iri olarak palpe edilebilirler. Laboratuvar Bulguları. Düzensiz ve aşın uterin kanamalar sonucunda serum demirindeki kayıplar demir yetmezliği anemisinin oluşmasına sebep olduğu gibi yükselmiş eritropoetin değerleri, ayrıca myomlarda akut dejenerasyon ve enfeksiyon görüldüğünde ateş-lökositoz, artmış sedimantasyon hızı da rapor edilmektedir. ÖZEL TANI YÖNTEMLERİ Ultrasonografi Pelvik ve transvajinal uygulanan ultrason yöntemi ile myomlar uterustan farklı ekojenitelerde saptanır. Ayrıca bu yöntemle myomların uterus ve pelvisteki lokalizasyon ve boyutlarını belirlemek mümkün olabildiği gibi birlikteki gebeliğin varlığını da tespit etme avantajını da sağlamaktadır. Radyolojik Bulgular Direkt Grafi Bulguları. Büyük tümörler alt abdomen ve pelvise lokalize direkt grafiler ile yumuşak doku dansitesinde görünüm verirken kalsifik dejenerasyonun olduğu myomlar ise daha belirgin görüntü verirler. IVP. Pelvik muayenede pelvisi dolduran iri tümörlerde böbreklerin, üreterlerin ve mesanenin durumunu ve genitoüriner anomalileri değerlendirebilmek için gereklidir. Hislerosalpingografi. Endometrial kaviteye doğru gelişim gösteren submuköz myomlar, histerosalpingografide; uterin kavitede düzensizlik ve dolma defekti şeklindeki görüntüler ile tanımlanmaktadır. Bilgisayarlı Tomografi. Myomların lokalizasyon, sayı, boyut ve dejenerasyonlarını belirlemek için kullanılabilir. Nükleer Manyetik Rezonans Görüntüleme. Nullipar kadınlar ile bekar adölesanlardaki cerrahi tedavi planı yapılması ve medikal tadaviye alınan cevabın monitorizasyonunda yararlanılmaktadır.Ayrıca nükleer manyetik rezonans görüntüleme yöntemi; myomların lokalizasyon, sayı, boyut ve dejenerasyonunun (hyalin, kistik, yağlı ve kırmızı) derecesini saptamak, jinekolojik ve nonjinekolojik hastalıkları ayırd etmek için yüksek maliyetlerine rağmen kullanılmaları gerekmektedir. Dilatasyon ve Küretaj Menometroraji, hipermenoreli hastalar ile pelvik muayenede saptanamayan submuköz myomların ve diğer (endometrial hiperplazi, polip ve kanser) patolojilerin ayırt edici tanısı için yararlı bir yöntemdir. Histeroskopi Uterin kaviteye doğru gelişim gösteren submuköz myomlarda ayırt edici tanı ve histeroskopik cerrahi tedavi amaçlı olarak da kullanılmaktadır. Laparoskopi Sıklıkla pelvik kitlelerin değerlendirilmesinde gerekli olmadığı halde laparotomi planlanan infertil hastalardaki myomların gerçek boyut ve lokalizasyonlanm saptamak, aynı seansta da çeşitli cerrahi tedaviler için kullanılmaktadır. AYIRICI TANI Myomlar en sık gebelikle karışırlar. Ancak gebelikte uterus yumuşaktır ve hastada adet rötarı vardır. Ayrıca gebelik sonrası subinvolüsyon, adneksiel kitleler, ovarian tümörler, endometrioma, uterin sarkom ve karsinomlarla ayıncı tanı yapılmalıdır. Barsaklarla olan adhezyonlar, gastrointestinal sistem, genitoüriner sistemdeki bazı hastalıklar da myomlarla karışabilir. Myomlu bir uterus içinde fetus ve trofoblastik hastalıklar da olabileceğinden gebelik testi ve doppler ultrasonografi de yapılmalıdır. GEBELİK VE MYOM Gebelik sırasında myomlarda genellikle büyüme gözlenmektedir. Gebelikte seri olarak uygulanan ultrasonografiler ile myomların lokalizasyon ve büyüklükleri belirlenerek, plasentayla ilişkisi olmayan uygun olgulara izleyici yaklaşımın yararlı olacağı bildirilmektedir. Gebelikte leiomyomların yüksek erken abortus risk ve oranına sebep olduğu iddiaları varsa da açık şekilde gösterilememiştir. Özellikle 2. ve 3. trimesterde gözlenen bu büyüme meydana gelen ödem, hemoraji veya dejeneratif değişikliklere bağlı olmaktadır. Gebelikte en çok kırmızı dejenarasyon olmaktadır. Bunun sonucu olarak gebelerde abdominal ağrı ve lokalize gerginlik ortaya çıkmakta ve ek olarak bulantı, kusma, hafif derecede ateş artışı ve lökositoz saptanabilir. Leiomyom ve gebelik birlikteliğindeki abdominal ağrıların dejeneratif değişikliklere bağlı olduğu bildirilmektedir. Ayrıca gebelikte dev boyutlara ulaşan myonların Fetal Kompresyon Sendromuna sebep olduğu da açıklanmıştır. Literatürde gebelikteki kırmızı dejenerasyonun uterusun perforasyonuna sebep olduğunu bildiren olgu sunumları da rapor edilmiştir. Myom sağ iliac alanda yerleşim gösterdiğinde bu tablo akut apendisitis ile karışabilmektedir. Yatak istirahati ve opioid analjezikler ile genellikle klinik iyileşme sağlanmaktadır, ağrı krizi bu tedaviye başarılı cevap verirse bu gebelerde genellikle terme kadar problem çıkmadığı takdirde cerrahi girişimde bulunulmaması düşünülmektedir. Semptomların çok şiddetli olması durumunda ise gebelere acil cerrahi uygulama yapılmaktadır. Doğum sırasında, myomlar uterin inversiyon, fetal prezantasyon anomalilerine ve doğum kanalmın tıkanmasına neden olabilirler. Genel olarak myom servikal ve isthmik bölgede immobil olmadığı sürece vajinal doğum olabilmektedir. Gebelikte; myomlar uterin alt segmentte lokalizasyon gösterdiğinde, sayıları çok veya dev boyutlarda olduklannda fetal malprezantasyonla doğum eylemini engelleme ya da uterin torsiyona sebep olabilecekleri için acil sezaryen ve bu arada da myomektomi uygulanmaktadır. Doğum sonrası uterin kontraktibilite etkilenebileceğinden dolayı postpartum kanama konusunda dikkatli olunmalıdır. Postpartum kanamaları önlemek için kullanılan uterotoniklerin, myomlarda infarktüslere sebep olmaması için dikkatli dozlarda kullanılmalıdır. TEDAVİ Değişik tedavi seçenekleri hastanın yaşı, paritesi, gebelik durumu, bebek beklentisi, genel sağlık durumu, myomun büyüklük ve lokalizasyonu, semptom ve komplikasyonlarına göre uygulanır. Tedavide öncelikle hastanın genel sağlık durumunun düzeltilmesine çalışılmalıdır. Kronik kan kaybına bağlı olarak gelişen anemi tedavi edilmelidir. İzlem Semptom vermeyen, küçük boyutlarda olan myomlar düzenli olarak 3-6 aylık aralıklarla takip edilebilirler. Bu durumda hasta ileride karşılaşabileceği semptomlar açısından bilgilendirilmeli ve myomun boyut ve lokalizasyonu hakkında kayıt tutulmalıdır. Cerrahi Tedavi Cerrahi Tedavi Endikasyonları Anormal Uterin Kanama Tedavi edilemeyen anormal uterin kanama en sık cerrahi endikasyonudur. 35 yaş üstü kadınlarda cerrahi öncesi ayırt edici amaçlı probe küretaj yapılması yararlıdır. Ağrı Dismenore, disparonia ve karın alt kadranında bası hissi gibi kronik ağrı nedeni olabileceği gibi myomlardaki torsion, dejenerasyon ve infarktlar akut ağrı nedeni de olabilir. Üriner Semptomlar Acil, sık idrar yapma, akut üriner retansiyon, hidroüreter, hidronefroz. Büyüme Premenopozal dönemde myomda ortaya çıkan hızlı büyüme veya postmenopozal dönemdeki herhangi bir büyüme. İnfertilite Myomlu hastaların çok büyük bir bölümü normal gebe kalıp sağlıklı bir gebelik geçirebilirler. %2- 10 kadar infertil kadında tek anormal bulgu olarak myom tespit edilmektedir. Myomların fertiliteyi etkileyip etkilemedikleri açık olarak bilinmemekle beraber myomların myomektomi ile alınmasının olguların konsepsiyon şansını artırdığı ileri sürülmektedir. Myom Boyutu 10- 12 gebelik haftası büyüklüğüne ulaşmış, servikal veya isthmik yerleşimli ise 5 cm’den büyük myomlarda cerrahi tedavi gereklidir. 1. Histerektomi: Fertilitesini tamamlamış olan hastalarda tercih edilmelidir. Abdominal veya vajinal histerektomi yapılabilir. Vajinal histerektomide uterusun mobil olması önemlidir. Uterus ağırlığı 280 gramdan az olan leiomyoma, adenomyozis, anormal uterin kanama, ve prolapsuslu olgularda histerektomi sonuçları ateş ve enfeksiyon ile hastanede kalış süresi açısından değerlendirildiğinde vajinal histerektominin abdominal histerektomi ve laparoskopik yardımlı vajinal histerektomiye göre daha uygun olduğu bildirilmektedir. 2. Abdominal Myomektomi. Çocuk sayısını tamamlamamış, genç hastalarda tercih edilmektedir. Myom boyutu, lokalizasyonu veya ek pelvik patolojilere bağlı olarak bu her zaman mümkün olmayabilir dolayısıyla hastaya söz verilmemeli, karar operasyon sırasında verilmelidir. Laparotomi sırasında kanamayı azaltmak amacıyla uterin damarlara alt uterin segment hizasında turnike koyulmalı, uterin insizyon planı iyi yapılmalı ve anterior orta hat tek insizyon tercih edilmelidir. 3. Vajinal Myomektomi. Vajene doğmuş saplı submuköz myomlarda yapılabilir. Tümör infekte ve nekrotik ise vajinal histerektomi tercih edilmelidir. 4. Laparoskopik Myomektomi (LM). Daha az kan kaybı, postoperatif daha az adezyon gelişimi ve normal uterin anatomiyi bozmadan koruyabilme özelliklerinden dolayı laparotomiye tercih edilmektedir. LM’de deneyimli cerrah ve endoskopik sütürlere gereksinim vardır. LM elektif bir cerrahi yöntem olup intramural myomların 5cm’den küçük sayılarının da 3’ten az olması gereklidir. Açıklanan koşulların dışında laparotomi tercih edilmektedir. Bu operasyonu geçiren olguların gebeliklerinde özellikle 34.gebelik haftasından sonra uterin rüptürlerin meydana geldiği literatürde bildirilmektedir. 5. Laparoskopik Leiomyoma Koagülasyonu (myolizıs). İlk kez 1986 yılında Almanya’da geliştirilmiş,1990’dan itibaren ABD’de kullanılmaya başlanılmış uygulama sonuçları literatüre 1992’den itibaren rapor edilmektedir. Laparoskopik myolizis işlemi sırasında leiomyomaların vasküler desteği bozularak stromal hasar meydana getirilerek etkili olunmaktadır. Bu işlemden önce hastalara myom boyutlarını küçültmek için 3 ay GnRHa (Leuprolide acetate depot 3.75mg veya Goserelin depot 3.6mg) tedavisi verilmektedir. 6. Laparoskopi Yardımlı Vajinal Histerektomi. Ondört haftalık gebelik boyutundaki iri myomlarda vajinal histerektomide morsellasyon sırasında infundibulo pelvik ligament içersindeki damarların kontrollü sütürasyon ve kesme işlemlerinde laparoskopiden yararlanılmakta ayrıca kesin vajinal histerektomi kontrendikasyonlu (daha önce pelvik cerrahi ve sezaryen geçiren, endometriosis, sınırlı genital organ mobilitesinde, şüpheli adneksiyel patolojilerde, belirgin uterin büyüklüklerinde) olguların operasyonlarında uygulanmaktadır. Laparoskopi yardımlı vajinal histerektomide supraservikal amputasyon sonrası uterin spesimen vajenden çıkarılmaktadır. 7. Histeroskopik Endometrial Ablasyon/Rezeksiyon. Endometriuma gelişim gösteren seçilmiş küçük submuköz myomlarda trans servikal myoma koagülasyonu (myolizis) ve rezeksiyonu şeklinde uygulanmaktadır. Lokal anestezi koşullarında uygulanan endometrial ablasyon sırasında minimal kanamalara sebep olma avantajı yanında hastaların menstrüel kanamalarının düzelmesi ile hemoglobin düzeylerinde önemli artışlar görülmektedir. Bu operasyonlar, histerektomiye gereksinimi de çok azaltmıştır. Bu operasyonu yapacak cerrahın, çok spesifik teknik özellikleri olan histeroskopik cerrahi gereçlerini kullanabilecek beceri ve deneyime sahip olması lazımdır. Medikal Tedavi GnRH Agonist Anologları. Hipoestrojenemi meydana getirerek büyük hacimli myom kitlesinde %40-60 oranında küçülmeye neden olurlar. Hipoestrojenemiye bağlı olarak sıcak basması ve osteoporoz gibi problemler ortaya çıkar. Pahalı bir tedavi olup ara verildikten sonra myomda yeniden büyüme olmaktadır. Histeroskopik rezektoskopik cerrahi, laparoskopik myomektomi, laparoskopik leiomyoma koagülasyonu (myolizis), laparoskopik yardımlı vajinal histerektomi öncesi myom boyutunu küçültmek amacı ve laparotomi için tıbbi kontrendikasyonu olan hastalarda tercih edilebilir. Hormonal Tedavi. Progesteron gibi ilaçlar myom üzerine direkt etkiden çok semptomları kontrol altına almak amacıyla palyatif olarak kullanılmaktadır. Gestrinone Tedavisi. Antiestrojen ve antiprogesteron olan gestrinone büyük hacimli (218.7-2920 cm3) myomlann tedavisinde yüksek dozda (Haftada 3 kez günde 2X2.5mg) 6 ay ile l yıl süre ile kullanıldığında ortalama %50-60 oranında küçülme meydana geldiği bildirilmektedir. İlacı kullananlarda geçici sebore, akne, sinirlilik hali, myalji, artralji, ses kısıklığı, hafif hirsutizm ve kilo alma görülmüştür. İlacın böbrek ve karaciğer fonksiyonları üzerine olumsuz yan etkisinin görülmediği bildirilmiştir. Uterin Fibroid Embolizasyonu. Sağ femoral arterden lokal anestezi altında girilerek sol kommon iliak arter, sol internal iliak arter, anterior dal ve daha sonrada a. Uterina dijital substraction arteriografi altında selektif olarak myomu besleyen dallar polivinil alkol derivesi veya jelatin sünger partikülleri aracılığı ile embolize edilmektedir (Şekil 2). Aynı işlem sağla. uterina için tekrarlanmaktadır. İşlemin genel anestezi gerektirmemesi, hastanın operasyondan 6 saat sonra taburcu edilebilmesi, abdomen açılmadığı için pelvik adezyonlara neden olmaması gibi avantajları bulunmaktadır. Ama uzun süreli tedavi sonuçları henüz mevcut değildir. ADENOMYOZİS Endometrial stroma ve glandların myometriumun içinde bulunmasını ifade eden patoloji bulgusudur. Etyolojisi bilinmemektedir. Genellikle 30 yaş üstü, multipar kadınlarda ortaya çıkmaktadır. Sıklığı histerektomi materyallerinde %8-40 arasında değişmektedir. Rahim kası olan myometrium içine endometrial dokunun penetre olması ve büyümesine adenomyosis veya internal endometriozis adı verilir. Bu hastalık eksternal endometriozis adı verilen ve uterus kası dışında yumurtalıklar ve periton üstünde bulunan endometriozis ile bir arada görülebilir. Adenomyozis, endometrium dokusunun myometrium içlerine uzanmasıdır. Adenomyozis uterusta yaygın (diffuz) ya da fokal olabilir. Bir kitle intibağını veren fokal alan adenomyoma olarak adlandırılır. Cerrahiden sonra yapılan patolojik incelemede myometrium içindeki endometrial dokunun uzantıları uterin kaviteye ulaşırsa adenomyozis akla gelebilir. Şekil: Adenomyozisin şematik görünümü Patoloji Uterus duvannda adenomyozise bağlı olarak daha sıklıkla diffüz olan kalınlaşma gözlenir. Daha çok uterus arka duvarında saptanmaktadır. Uterus kesildiği zaman kesit yüzeyinin dışarı doğru kabardığı, granüler bir görünüm ve küçük sarı, kahverengi renkli, kan veya sıvı içeren kistik yapılar olduğu gözlenir. Mikroskopik olarak endometrial adacıkların myometrium içine dağıldığı görülür. Endometrial adacıkların etrafında genellikle myometrial hipertrofi ve hiperplazi saptanır. Ektopik endometrial doku normal endometrium gibi siklik değişiklikler gösterebilir ama hormonal uyarıya yanıt farklı olduğundan dolayı aynı hastada bile ayrı odaklarda farklı histolojik yapı gözlenebilir. Klinik Bulgular Adenomyozis olgularının %70’i semptom verirken %30 olgu raslantısal olarak histerektomi materyalinde saptanır. %50 olguda hipermenore, %30 olguda giderek artan dismenore mevcuttur. %20 olguda her iki semptom bir arada saptanır. Hipermenore myometrial kontraktilitenin ve uterusun venöz dönüşünün bozulmasına, dismenore ise mestruasyon sırasında adenomyozis odakları içine kanamaya bağlanmaktadır. Uterus pelvik muayenede normalden büyük, yumuşak ve özellikle premenstruel dönemde hassas olarak palpe edilir. Tanı Ultrasonografi: Özellikle uterus arka duvarda kalınlaşma ve kistik yapıların görülmesi uyarıcı olabilir. Şekil: Adenomyozisin USG görünüm MRI: Tanıda yardımcı ama pahalı bir yöntemdir. Görüntüleme yöntemlerinin ve laboratuar testlerinin pek bir önemi yoktur. En önemli basamak şüphelenmektir. Myometrium ekseriya düz kaslardan oluşan homojen bir kitle olarak bilinir. Buna rağmen magnetik resonas çalışmaları ile myometriumun subendometrial myometrium (junctional zone) ve outer myometrium olmak üzere iki ayrı zondan meydana geldiği görülür. Junctional zone yapısal ve fonksiyonel olarak dış myometriumdan farklıdır. Gebe olmayan kadınlarda siklus günlerine bağlı olarak myometrial kontraksiyonlar (kasılmalar) ekseriya junctional zon tabakasından köken alır. Magnetik rezonans incelemesinde junctional zonda izlenen düzensiz (irregüler) kalınlaşma diffuz adenomyozis tanısı kriteridir. MR incelemesinde heterojen myometrial ekoda diffuz ya da fokal olarak özellikle uterus ön ya da arka fundusunda junctionel zonu un 1 cm veya daha fazla kaılnlaştığı izlenir. Bu magnetik rezonans görüntüsü, düz kas hiperplazisine sekonder olarak iç myometrial yapının bozulduğunu kanıtlar, fakat bu durum myometrium mukozal invazyonunun delili değildir. Adenomyozis iç myometrial yapı ve fonksiyonun bozulması ve çeşitli durumlara bağlı olarak endometrial elementlerin sekonder infiltrasyonu anlamına gelen bir hastalıktır. Disfonksiyonel uterin kanamalı hastalarda büyük oranda adenomyozis tespit edilirken uterus normalden büyük, konturları düzensiz olarak izlenir. Ayırıcı tanı Gebelik, myoma uteri, endometrial kanser, endomerial polip, endometriozis, pelvik konjesyon sendromu (Taylor Sendromu). Tedavi Semptomları kontrol altına almak amacıyla oral kontraseptifler ve analjezikler kullanılmaktadır. Çoğu hastada bu tedavi yeterli sonuç vermez. Özellikle premenopozal donemdeki hastalarda menopoza dek zaman kazanmak amacıyla yararlı olabilir. Semptomatik Adenomyozisin Medikal Tedavisi Orta derecede büyük uterusta, adet sırasında şiddetli pelvik ağrı ve aşırı adet kanaması yoksa tedavi etmek gereksizdir. Şiddetli semptomları olan vakalarda semptomları geçici olarak düzeltebilmek amacıyla GnRH analogları kullanılabilir. Fakat bu ilaçlar overlerin fonksiyonunu durdurarak ateş basması, terleme, kemik erimesi, kolesterol seviyelerinin yükselmesi gibi bir takım menopoz semptomlarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle bu tür ilaçlar altı aydan fazla kullanılmamalıdır. Aşırı adet kanamaları nedeniyle demir eksikliği anemisi gelişen kadınlarda, kan seviyesi normale dönene kadar GnRH ilaçları altı aylık süre boyunca kullanılabilir. Böylece adenomyozise bağlı anemi gelişen kadınlarda kan tranfüzyonuna gerek kalmayarak, transfüzyona bağlı olası komplikasyonlar önlenmiş olur. GnRH analogları bırakıldıktan sonra ağrılı periyotlar geri döner Esas ve kesin olan tedavi histerektomidir. ENDOMETRİAL POLİPLER Endzmetrium yüzeyinden uterin kaviteye veya uzağa çıkıntı gösteren çeşitli büyüklüklerde tek veya multiple doku kitlesi için kullanılan bir terimdir. Gross olarak polipler yuvarlak veya silindirik şekilde olup endometrial dokuya pedinkülle (ince bir sapla) veya sesil (geniş tabanlı) olarak bağlı olabilir. Boyutları 1-2mm çaptan bütün endometrial kaviteyi dolduran ve uterin kaviteyi genişleten büyüklüklerde olmaktadır. Poliplerin çoğunluğu fundal bölgeden köken alıp aşağı doğru uzanım gösterirler. Ender olarak endometrial polipler eksternal servikal os’tan dışarı çıkabilir, hatta seyrek olarak da vajinal introitus’a kadar uzanabilirler. Endometrial polipler çok nadiren malign transformasyon gösterir. Yapılan postmortem incelemelerde %10 uterusta polip tespiti yapılmıştır. Endometrial poliplerin histogenezi tam olarak açıklanamamıştır. Bazal tabaka ile birlikte menstrüel dökülme esnasında in situ olarak kalan endometriumun cevapsız bölgeleri polip nidusu görevi yapabilir. Histolojik olarak çalışılan çok küçük polipler dahi oluşum mekanizması ile ilgili kabul edilebilir ipuçları vermemiştir. Endometrial poliplerin gelişimi üzerine östrojen ve progesteron hormonunun etkileri bilinmemektedir. Endometrial polipler genellikle semptomsuzdurlar. Endometrial polipleri uterus leiomyoma ve endometrial hiperplazi ile ilgili semptomlardan farklı olarak belirlemek güçtür. Endometrial polipler intermenstrüel, düzensiz kanama ve menorajinin nedenidir. Spesifik olmayan anormal uterin kanamalar klinik tablonun semptomatik göstergesidir. Endometrial polipler ara-sıra postmenopozal kanamaya neden olurlar. Sıklık: Endometrial polipler yaygın olmasına karşın gerçek sıklıkları bilinmemektedir. Endometrial poliplere 12-81 yaş arasında rastlanılmakla birlikte çoğunlukla 29-59 yaşlarındaki kadınlarda saptanmaktadır. Şekil: Poliplerin usg /sonohisterografi ile görünümü RadioGraphics July 1999 vol. 19 no. 4 927-935 RadioGraphics July 2002 vol. 22 no. 4 803-816 AJR August 2001 vol. 177 no. 2 337-342 Şekil: polipde besleyici arterin doppler ile gösterilmesi tanıya yardımcıdır. Patoloji Endometrial polipler gros olarak düzgün yüzeyli kırmızı veya oranj renkte, ovoid şekilde ve kadifemsi yapıdadır. Büyük polipler gittikçe incelen pediküle sahiptirler. Küçük polipler longitüdinal olarak kesildiğinde genellikle distal uçta yuvarlaklaşan silindirik bir siluet görülmektedir. Endometrial polipler çevre endometrium ile birlikte aynı renktedir. Ancak infarkt durumunda koyu kırmızı renk almaktadır. Endometrial polipler endometriumda olduğu gibi menstrüel siklusun fazına uygun olarak büyük poliplerin pedikülleri endometrial kavite apeksine tutunma eğilimindedir. Ancak bunun istisnaları da sık görülmektedir. Eğer çok sayıda dilate olmuş glandüler yapılar içeriyorsa polip kesitleri süngerimsi bir görünüme sahiptir. Polipin mikroskopik paterni şu yapıların karışımından oluşmaktadır. l.Dens fibröz doku, 2.Büyük ve kalın duvarlı vasküler kanallar, 3.Endometrial epitel ile katlanmış değişik sayı ve şekildeki gland benzeri alanlardan oluşan bu üç komponentin oranı oldukça farklı değişkenlik göstermektedir. Fonksiyone bir uterustaki intakt bir polip yüzeyi, kavite içindeki endometriuma benzeyen endometrial tabaka ile örtülmüştür. Bu dış tabakanın hemen altında oldukça yaşlı görünümde glandüler komponentler bulunmaktadır ve bunlar menstrüel dökülme kanamasına katılmamaktadırlar. Yüzeyel epitelin skuamatöz metaplazisi sıktır. Bazal endometrial glandlara kıyasla yüzeyel epitel altı alan progesterona cevapsızdır, ancak progesterona cevap olarak garip şekiller oluşturan ve ileri derecede dilate olma eğiliminde oluşumlar olarak değerlendirilirler. Bu nedenle polip fragmantasyonu endometrial hiperplazinin kistik formları ile karıştırılmaktadır. Polipin distal veya bağlantı kısmı belirgin damar angorjmanı, stroma içine kanama, inflamatuar hücreler ve hatta yüzeyde ülserasyon gösterebilmektedir. Adenokarsinoma çok nadir de olsa genellikle pediküllerden biraz uzakta benign poliplerin içinde gelişebilmektedir. Diğer taraftan benign polipler sıklıkla endometrial karsinoma ile birlikte görülmektedir. Bu nedenle postmenopozal kanamalarda uterustan çıkarılan zararsız görünümdeki polip varlığı, kavite içinde başka bir yerde daha ciddi bir lezyonun varlığını ekarte ettirmez. Örgü şeklinde birbirine geçmiş kas hücresi içeren polipler pedinküle adenomyom olarak adlandırılmaktadır. Genellikle bunlar uterus adenomyozisi ile birlikte bulunmaktadır. Aynı uterin kavite içinde polipler pedinküle leiomyom ile birlikte bulunabilir. Endometrial hiperplazi durumlarında dokunun aşırı büyümesi multiple polipozis olarak adlandırılan gros paterni oluşturur. Ve bu lezyonların küretajinda, bol miktarda materyel geldiği için adenokarsinomayı düşündürür. Klinik Bulgular Semptom ve Bulgular. Uterusun normal boyutlarda olduğu ve düzenli olarak tekrarlayan menoraji öyküsü endometrial polip olasılığını düşündürür. Tahminen, santral vasküler komponentler içeren büyük polipler menstruasyon kanamasına katılmakta ve kan kaybının büyük bölümünü oluşturmaktadır. Polipler premenstrüel ve postmenstrüel minör kanamaların nedeni olabilir. Çünkü polipin endometrial kaviteye bağlantı ucu ilk dejenerasyona uğrayan ve en son yeni epitelle kaplanan bölgedir. Bu açıklama oldukça spekülatif olmasına rağmen, doğru gibi görülmektedir. Çünkü bir veya daha çok sayıda polipin çıkarılması ile adet kanaması miktarı ve süresi de azalmaktadır. Şekil : Tamoksifenle ilişkili polip Radiology September 2001 vol. 220 no. 3 765-773 Tanı Endometrial örnekleme: Endometrial polip, hiperplazi ve karsinoma riski altındaki anormal kanamalı kadınların değerlendirilmesi için uygulanmalıdır. Geçmişte anormal kanamaları tetkik amaçlı yaygın olarak kullanılan anormal kanamaları tetkik amaçlı kullanılan dilatasyon-küretaj (D&C) tekniği, yerini endometrial biyopsiye bırakmıştır. Endometrial poliplerin tanısı, genellikle uterin küretajlar ve histerektomi sırasında rastlantısal olarak belirlendiği gibi histeroskopi ile görülerek konulmaktadır. Şekil: Endometrial polip, mikroskobik görünüm Özel İncelemeler. Histeroskopik incelemede intrauterin polipler çok net izlenmektedir. Tanı için endometrial biyopsiler yetersizdir. Çünkü mobil polipler çok kolay kaçırılmaktadır. Ayırıcı tanı Endometrial kalınlık artışı yapan diğer sebeplerden ayırt edilmelidir. Şekil.Endometrial Kalınlık Artışı olan Postmenopozal Kadına Yaklaşım January 2000 Radiology, 214, 29-38. Tedavi Küretaj. Endometrial polipler uterin küret ve grasping forseps ile çıkarılabilmektedir. Çok büyük polipler ise tabanlarından makas ile ayrılmalıdır. Endometrial polipler genellikle, nedeni bilinmeyen endometrial kanamalara tanı koymak ve tedavi etmek amacı ile yapılan endometrial küretaj esnasında tesbit edilip çıkarılmaktadır. Bu şekilde görülen polipler ayrı bir spesmen halinde patolojiye gönderilmelidir. Çünkü bu fokal doku örneğinin en önemli kısmı olabilir. Küretaj esnasında polip varlığını gözden kaçırmamak için küretajdan önce endometrial kavite grasping forseps ile eksplore edilmelidir. Bütün bu önlemlere rağmen uterin kavite içinde intakt polip kalabilmektedir.Bunlar persistan menoraji nedeni ile yapılan histerektomiden sonra tespit edilmektedir. Histeroskopi. Yukarıda açıklanan problemleri elimine etmiştir. Postmenopozal kadınlarda aniden başlayan kanama ve genellikle buna eşlik eden kramp tarzında abdominal ağrı büyük bir polipin pedikül infarktına veya kopmasına bağlı olarak ortaya çıkan santral arter erozyonuna bağlı olabilir. Bu tip kanamalarda kanamanın süresi sınırlıdır ve hayati tehlikesi yoktur. Eksternal servikal os’dan dışarı çıkmış olan poliplere kolayca tanı konulabilmektedir. Eğer polipin orjini tam olarak tesbit edilememiş ve servikse ulaşmamış ise lezyon ameliyathanede ve anestezi altında histeroskopik polipektomi ile çıkarılmalıdır. Çünkü serviks dilate edilebilir ve sapından tutularak uterin kaviteye olan bağlantı yeri bulunabilir. Aynı seansta diğer polipleri de almak ve kanama varsa nedenini araştırmak amacı ile küretaj da yapılmalıdır.
Histerektomi. Benign polipler için basit bir eksizyon yeterlidir. Eğer karsinoma in situ alanları varsa veya adenokarsinoma tesbit edilmişse veya premenopozal hastalarda eğer polip alındıktan sonra kanama devam ediyorsa histerektomi yapılmalıdır. Prognoz: Görünüş mükemmel bile olsa polipler tekrarlayabilir |
Duyurular
Anket
E-Bülten
Hava Durumu
Ankara |
|||||||||||||||||||||||||